"Layover" sergisi ve Beyoğlu

Beyoğlu İstanbul'un en sevdiğim semtlerinin başında. Makyajını sık sık değiştirseler de özünde çok değişmeyen, dünyanın en dinamik, samimi ve gerçek semtlerinden biri. Beyoğlu denilince, önce tramvay gelir çoğumuzun aklına. İstiklal caddesinde insan seline kapılıp sürüklenirken kırmızılarını giyip yanınızdan geçer. Arkadan sesini duyar duymaz yol verirsiniz. Yol onundur çünkü, biz misafir. Süprizleri çok fazladır bu semtin. Arka sokaklarında gizli kalmış, keşfedilmeyi bekleyen güzelliklere sahiptir. Dönemin estetik anlayışını yansıtan binaların arasında gezinmek, dönülen her köşede bir başka mimari ile karşılaşmak İstiklal'in insan kalabalığında yürümekten daha keyiflidir. Ben de geçtiğimiz gün her geldiğimde uğramaktan keyif aldığım Mr. Cas Otel’in terasında kahvemi içip, Beyoğlu Hanif Han'daki sanat galerisi Versus Art Project'teki "Layover" sergisini gezdim. işte sergiden notlar...

Bir sergi biçimsel olduğu kadar kavram ve içerik açısından da doyurucu olunca izlenmesi çok keyifli oluyor. Versus Art Project'deki sergi, beş genç kadın sanatçının üretimlerinden oluşuyor. Serginin ortaya çıkış hikayesi ilginç. 20'li yaşlarındaki bu beş kadın sanatçının yolu Royal College of London'da kesişmiş. Türkiye, Yeni Zellanda, Birleşik Arap Emirlikleri, ABD ve İngiltere’li bu beş genç sanatçı, Londra'da aynı atölyede çalışmaya başlıyorlar ve birlikte üretmenin dışında zamanla çok yakın arkadaş oluyorlar. Kültürü, geçmişi, sanat anlayışı farklı beş kadın arkadaş Londra'da ürettiklerini İstanbul'da sergilemeye karar veriyorlar. Çünkü Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan İstanbul sergileri için sembolik bir öneme sahip. Hepsi tek tek birçok uluslararası sergiye katılsa da “Layover” onların birlikte ilk sergisi. Bu yüzden de çok anlamlı. Kimlik, beden, hafıza, ortak köken gibi konuları işleyen sanatçılar, izleyiciyi sanat aracılığıyla farklılıklar üzerinde düşünmeye davet ediyor.

Two Steps Till Heaven/Emma Fineman

Emma Fineman Amerika’lı bir sanatçı. Çok büyük boyutlarda çalışıyor. Genellikle eserlerinde zamanın bireysel psikolojimiz üzerindeki etkilerini inceliyor.

İsimsiz / Sarah Alagroobi

Sarah Alagroobi, Dubai’de yaşayan Arap kökenli bir sanatçı. Sarah'ın, belleğinde varolan konuşmaları ahşap kontrplaklara aktardığı eserleri çok ilgi çekici. Bir gün anneannesiyle Suriye’nin politik durumu üzerinde konuşurken bu konuşmaları kaydedip sonra deşifre ederek kağıda döküyor. Daha sonra bir software programı ile bunları kodluyor. Bu kodlama sistemiyle kağıdın beyazı ile üzerindeki mürekkebin siyahı bazı şekiller oluşturmaya başlıyor. Bunları 3D printer ile ahşap kontrplakların üzerine kazıtıyor..

Falling Eggs/Rosa Allison

Rosa Allison Yeni Zellanda'lı bir sanatçı. Eserlerinde doğaçlama ve oyun unsurlarına yer veriyor. İşlerinde daha çok havada asılı olma, dengede durma ve düşme arasındaki gergin anı yaşatmayı seviyor.

Mall Goth/Vanya Horwath

Amerikalı sanatçı Vanya Horwath, eserlerinde farklı boya tekniklerini kullanıyor. Katmanlı ve çok renkli soyut çalışmalarında, kültürel düşüncelerin renge ve şekle dönüşümünün izini sürüyor.

Bleach, white and orange rust/Çağla Ulusoy

Çağla Ulusoy ise fırçası en güçlü genç kadın sanatçılardan. Hayatı boyunca farklı coğrafyalarda yaşayan Çağla, bir yere aidiyet ya da belirli bir kimliğe sahip olmama gibi nedenlerden dolayı kendisini sanatın evrensel diliyle ifade eden bir sanatçı. Bu nedenledir ki eserlerinde çeşitli kültürel referanslara yer veriyor.

Kariyerlerinin başında olan beş kadın sanatçının kendi kişisel ve sanatsal yolculuklarını yansıttıkları “Layover”, 24 Kasım’a kadar Versus Art Project’de görülebilir.